2023’e veda ederken vizyona giren en iyi 20 film Posted on 21 Kasım 2023 by Mehmet Karaman Bir yönetmen, hayatının en trajik iki gününü bir filme konu etmeye ve bu filmde kendini canlandırmaya karar veriyor. Hırvatistan’dan çıkan Güvenli Bir Yer, sinemada rastlanmamış bir “gerçek hikaye” denemesi ve insanı duvardan duvara vuracak kadar sarsıcı. Karakter yazımı konusunda usta bir yönetmen olan Martin McDonagh’nın demirbaş oyuncularıyla birlikte kendi ülkesi İrlanda’da çektiği bu filmden “dünyaları bekledik” ve bize daha fazlasını verdi. Nuri Bilge Ceylan sinemasında edebiyata yönelişin ve yeni denemeler yapma hevesinin giderek kendini daha fazla gösterdiği, seyirciyi her şeyin ötesinde müthiş bir hikaye anlatıcılığına teslim eden, sağlam bir durak. Modern Alman sinemasını neredeyse tek başına sırtlayan Christian Petzold’un son filmi, gerçekte olduğu film olmak için hiç acele etmeyen, beklenmedik darbelerle örülü, küçük bir mucize. Ödül sezonunda pek ses getirmemiş ancak farklı koşullarda yıllarca üzerinde konuşulması gereken bir sinema destanı, Babil. Yıllar içinde değeri ve sinema üzerine çekilmiş anlaşılacak filmler arasında hep özel bir yeri olacak. “Artık böyle filmler çekilmiyor” dendiğinde kastedilen tam da böyle bir film. Dostluk üzerine çekilmiş en iyi filmlerden biri. İtalyan Alpleri ve Nepal manzaraları ise nefes kesici. 1800’lerin sonunda İzlanda’ya gönderilen Danimarkalı bir rahibin karanlık ve çileli yolculuğu adım adım unutulmaz bir sona doğru ilerliyor. Sinematografik açıdan da kayda değer bir başarı. Joanna Hogg’u Tilda Swinton ve ailesiyle bir araya getiren her filmin tadına doyulmayan bir sinemasal haz içermesi tesadüf değil. Sonsuz Sır bu listenin en yenisi. 2023 başında Sundance Film Festivalinden çıkan bu dokunaklı bağımsız filmde, iki çocukluk arkadaşının yolları yıllar sonra New York’ta yeniden kesişiyor. Diğer bir deyişle, Güney Koreli yönetmen Celine Song kariyerine rüzgar gibi bir giriş yapıyor. Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ile dönen Bir Düşüşün Anatomisi, harikulade senaryosuyla neredeyse matematiksel bir tatmin yaşatıyor. Sandra Hüller’in performansı derslere konu olacak düzeyde. Genelde sinemaya malzeme olacak kadar önemsenmeyen 40’lı yaşlardaki şehirli bekar kadının arzularına ve beklentilerine gereken ilgiyi gösteren yönetmen Rebecca Zlotowski, insani duygulara dair zarif bir filme imza atıyor. Tarihe Sisi olarak geçen Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth’in hayatının bir yılına odaklanan Korsaj, kurmaca ile gerçeği karıştırıp ortaya sahiciliğiyle çarpan dramatik bir öykü çıkarıyor. Özcan Alper’in kariyerindeki en iyi ikinci dönemi başlatan, heyecan verici bir sahalara dönüş filmi. Bir vicdan ve adalet arayışının hikayesi. Boğazdaki koca yumru bir film olsaydı, Karanlık Gece olurdu. Martin Scorsese, Hollywood’un taşlaşmış temsil sorununa tek filmle büyük bir darbe vuruyor. Yönetmenin çağdaşımız olmasının ne kadar büyük bir şans olduğunu hatırlamak için eşsiz bir zaman. Bir film izleyerek yaşamın kıymetini anlayıvermek imkansızmış gibi görünebilir ama bu dokunaklı filmin seyircisine bunu gerçekten yaşatmaya çalıştığı kesin. İki saate yakın bir sürede başarmaya çok yaklaştığı da… Pakistan sinemasından daha önce çıkan hiçbir filme benzemeyen, korkusuz ve sağlam bir cinsel kimliği keşif filmi. Bir yandan da toplumun dikenli tellerinden geçmeye teşebbüs eden herkesin hikayesi. Deneyimli yönetmen Jerzy Skolimowski’nin bir eşeğin yolculuğunu anlattığı filmi Al, benzersiz bir deneyim. Üstelik emektar bir yönetmenin son filmi gibi değil de çiçeği burnunda bir yönetmenin heyecan verici ve son derece orijinal ilk filmi gibi görünüyor. Filmin merkezine oturan anne-oğul hikayesiyle farkını gösteren, ağırkanlı bir gerilim. Saela Davis ile Anna Rose Hol- mer’in yönettiği filmde Emily Watson ve Paul Mescal performanslarıyla devleşiyor. Filmin sıra dışı öyküsünün altında kalmayan bir Todd Haynes filmine alışık olabiliriz ama bu filmin başka bir döneme ait estetiğinin koca bir arzu nesnesine dönüşmesi gerçekten beklenmedik bir gelişme. Claire Keegan’ın muhteşem kısa öyküsünden uyarlanan Sessiz Kız, yılın gizli hazinelerinden biri. İrlandalı Colm Bairéad, Keegan edebiyatının tüm zarafetini filmine taşımayı başarıyor.